İskender Pala'nın Ayine adlı eserini de okuyup bitirdim. Yazarın deneme çalışması olan kitap oldukça farklı bir tarza sahip. Dili biraz ağır ve dikkatle, düşünerek okunması gereken eserlerden biri. Divan edebiyatı örnekleriyle süslenen kitapta yazar, günümüz Türkçesi ile divan edebiyatı harmanı sayılabilecek bir tarz ortaya koymuş. Derin ve düşünülmesi gereken fikirler üzerinde denemeler kaleme alan yazarın bu kitabı biraz yorucu geldi bana. Açıkçası edebi konuları derinliğine okumayı sevmiyorsanız biraz sıkıcı da gelebilir. Edebi değeri son derece yüksek olan kitap, denemelerdeki anlam içeriği açısından da ağırlığını koruyan bir eser. Yazara kulak verirsek;
"Bir edebiyat araştırmacısının deneme yazmak haddine değildir,
biliyorum; İllâ ki söz, bir kez kalbe doğmuşsa artık yapılacak bir şey
kalmamış bir onu söylemekten başka
Şiiri meslek edinip de şair olamamanın acısını en İyi bilenlerdenim
ben. Şiir söyleyemediğim için duygularımı, şiire en yakın gördüğüm
deneme formatında anlatmayı yeğlemem bundandır Ancak, bu kitaptaki her
bir deneme için birkaç kitap okuduğumu itiraf etmeliyim. Uzun gecelerde
küstürdüğüm uyku perisinin dönmesini beklerken şekillenen düşüncelerim
beyaz sayfalara bu üslupta yayıldı ve her bir cümle bazen birkaç defa
değiştirildi. Anlattıklarım kendime değil, topluma; merkeze değil,
muhite aitti. Benim duyduklarımı duyan yüzlerce kalbin yaşadığını bu
kırk denemeyi yazarken öğrendim Hüzün, gözyaşı ve acıyı ifade etmenin ne
kadar çok yolu varmış meğer. Meğer ne çok bitermiş kalbimiz
yaşadıklarımız karşısında.
Kitapta yer alan denemeler, haftalık periyotlar hâlinde Zaman
gazetesindeki Âyine sütununda yayımlandı, istediğim, hepimizin içindeki
duygulara ayna tutabilmek, çoktandır yitirdiğimiz gönül medeniyetini bir
aynadan yansıtabilmekti. Gönül ki ayna demekti, geçmişimizi,
geleceğimizi ve hâlimizi ancak orada seyredebilirdik.
Bu yazıları ilk okuyan ve katkıda bulunan, sevgili eşim oldu.
Bilâhare, okuyucularımın takdiri, değerli öğrencilerim A. Şenyurt’un
teşvik ve E. Eroğlu’nun gayreti bu kitabın oluşmasını sağladı. Hepsine
müteşekkirim. Bundan sonra şiir yazmayacağımı ben de biliyorum; sanırım
deneme yazmaya da cesaret edemem."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
TÜRK EDEBİYATINDA SANATÇILARIN UNVANLARI
TÜRK EDEBİYATINDA SANATÇILARIN UNVANLARI Istırap şairi: Fuzuli, Sultanü’ş-şuara (şairler sultanı): Baki Hiciv üstadı: Nefi ...

-
TÜRK EDEBİYATINDA SANATÇILARIN UNVANLARI Istırap şairi: Fuzuli, Sultanü’ş-şuara (şairler sultanı): Baki Hiciv üstadı: Nefi ...
-
Dünya edebiyatında, daktilo ile yazılan ilk kitap, Mark Twain’e ait olan Tom Sawyer’in Maceraları (The Adventures of Tom Sawyer) isimli ço...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder