5 Temmuz 2018 Perşembe

İskender Pala - Ayine

İskender Pala'nın Ayine adlı eserini de okuyup bitirdim. Yazarın deneme çalışması olan kitap oldukça farklı bir tarza sahip. Dili biraz ağır ve dikkatle, düşünerek okunması gereken eserlerden biri. Divan edebiyatı örnekleriyle süslenen kitapta yazar, günümüz Türkçesi ile divan edebiyatı harmanı sayılabilecek bir tarz ortaya koymuş. Derin ve düşünülmesi gereken fikirler üzerinde denemeler kaleme alan yazarın bu kitabı biraz yorucu geldi bana. Açıkçası edebi konuları derinliğine okumayı sevmiyorsanız biraz sıkıcı da gelebilir. Edebi değeri son derece yüksek olan kitap, denemelerdeki anlam içeriği açısından da ağırlığını koruyan bir eser. Yazara kulak verirsek;

"Bir edebiyat araştırmacısının deneme yazmak haddine değildir, biliyorum; İllâ ki söz, bir kez kalbe doğmuşsa artık yapılacak bir şey kalmamış bir onu söylemekten başka
Şiiri meslek edinip de şair olamamanın acısını en İyi bilenlerdenim ben. Şiir söyleyemediğim için duygularımı, şiire en yakın gördüğüm deneme formatında anlatmayı yeğlemem bundandır Ancak, bu kitaptaki her bir deneme için birkaç kitap okuduğumu  itiraf etmeliyim. Uzun gecelerde küstürdüğüm uyku perisinin dönmesini beklerken şekillenen düşüncelerim beyaz sayfalara bu üslupta yayıldı ve her bir cümle bazen birkaç defa değiştirildi. Anlattıklarım kendime değil, topluma; merkeze değil, muhite aitti. Benim duyduklarımı duyan yüzlerce kalbin yaşadığını bu kırk denemeyi yazarken öğrendim Hüzün, gözyaşı ve acıyı ifade etmenin ne kadar çok yolu varmış meğer. Meğer ne çok bitermiş kalbimiz yaşadıklarımız karşısında.
Kitapta yer alan denemeler, haftalık periyotlar hâlinde Zaman gazetesindeki Âyine sütununda yayımlandı, istediğim, hepimizin içindeki duygulara ayna tutabilmek, çoktandır yitirdiğimiz gönül medeniyetini bir aynadan yansıtabilmekti. Gönül ki ayna demekti, geçmişimizi, geleceğimizi ve hâlimizi ancak orada seyredebilirdik.
Bu yazıları ilk okuyan ve katkıda bulunan, sevgili eşim oldu. Bilâhare, okuyucularımın takdiri, değerli öğrencilerim A. Şenyurt’un teşvik ve E. Eroğlu’nun gayreti bu kitabın oluşmasını sağladı. Hepsine müteşekkirim. Bundan sonra şiir yazmayacağımı ben de biliyorum; sanırım deneme yazmaya da cesaret edemem."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRK EDEBİYATINDA SANATÇILARIN UNVANLARI

TÜRK EDEBİYATINDA SANATÇILARIN UNVANLARI Istırap şairi: Fuzuli, Sultanü’ş-şuara (şairler sultanı): Baki Hiciv üstadı: Nefi ...